Sevdiğimiz Şiirler
2 posters
2 sayfadaki 2 sayfası
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
Beyaz Adam
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde
ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu
büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü
bulutlar arasında
barış içinde yaşayan
manitu yerine
tapmamızı istediği de
işkence görüp
çarmıha gerilen
bir ölüydü
Beyaz adam
özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti
doğu denizinin kıyısına
ve her gece
altında dans ettiğimiz yıldızları
bayrak diye tutsak etti
bir bez parçasına
Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi...
Sunay Akın
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde
ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu
büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü
bulutlar arasında
barış içinde yaşayan
manitu yerine
tapmamızı istediği de
işkence görüp
çarmıha gerilen
bir ölüydü
Beyaz adam
özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti
doğu denizinin kıyısına
ve her gece
altında dans ettiğimiz yıldızları
bayrak diye tutsak etti
bir bez parçasına
Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi...
Sunay Akın
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
Ataol Behramoğlu
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider (1965)
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider (1965)
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
BEN ÖLÜRSEM AKŞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birdenbire karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birdenbire karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
Shakespeare'ın 66. sonesi elbette Can Yücel'in çevirisiyle:
(Bir çeviri harikası...)
"vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen’e,
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama."
(Bir çeviri harikası...)
"vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen’e,
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama."
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
BENİ UNUTMA
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Ümit Yaşar OĞUZCAN
__________________
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Ümit Yaşar OĞUZCAN
__________________
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
Karadut
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
BİR MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
YENİ HAYAT
Kaymakçalan dağlarını,
Kara bulutlar sardı.
Off anam offf.
Tresina'da sular çağlar,
Gözlerimden yaşlar akar.
Off babam offf.
Savaşlarda çok çile çektik.
Göğüs gerdik Balkanlar'a.
Ana vatan,canım vatan.
Ama burası da vatan.
Ahh kerku(*) ahhh.
Lozan'da karar alındı,
Kara haber tez yayıldı.
Karacaova'nın ortasına,
Bir kor gibi düştü.
Mübadil koydular adımızı.
Yaktı bre bizi.
Ahh sinku(*) ahhh.
Asırlar boyu,
Kök saldık bu topraklarda.
Söküldük,kırıldı dallarımız.
Anılarımız,umutlarımız,sevinçlerimizle,
Doldurulduk vagonlara Vodina'da.
Raylar daraldı,yok oldu ufuklarda.
Vahh Eleni vahhh.
Selanik limanında vapurlar,
Tabut tabut.
İlk defa gördük denizi.
Korku sardı bedenlerimizi.
Geri mi geldi Tufan?
Oyy Mustafa Kemal!im oyyy.
Vapur'umuzun adı Gülcemal .
Güvertede hüzün,
Ölülerimiz atıldı denize.
Mehmet-Zeliha üç yaşlarında,yıl 1924.
Ana vatan çok yakında.
Sularda temmuz sıcaklığı.
Tuzla'da alındık karantinaya.
Çadırlarda heyecan.
Ahh vatanım ahhh.
Dağıldık Anadolu'ya.
Samsun,Sakarya,Manisa,
Bursa,Balıkesir,Edirne.
Yakılmış,yıkılmış viran,
Gonia'ya yerleştirildik doksan beş aile.
Tutunduk dört elle toprağa.
Yeni hava,yeni dağlar,yeni gök.
Yeni hayat.
Nevzat Carhan/Ocak-2005
*Makedonca:Kız evlat-erkek evlat
Kaymakçalan dağlarını,
Kara bulutlar sardı.
Off anam offf.
Tresina'da sular çağlar,
Gözlerimden yaşlar akar.
Off babam offf.
Savaşlarda çok çile çektik.
Göğüs gerdik Balkanlar'a.
Ana vatan,canım vatan.
Ama burası da vatan.
Ahh kerku(*) ahhh.
Lozan'da karar alındı,
Kara haber tez yayıldı.
Karacaova'nın ortasına,
Bir kor gibi düştü.
Mübadil koydular adımızı.
Yaktı bre bizi.
Ahh sinku(*) ahhh.
Asırlar boyu,
Kök saldık bu topraklarda.
Söküldük,kırıldı dallarımız.
Anılarımız,umutlarımız,sevinçlerimizle,
Doldurulduk vagonlara Vodina'da.
Raylar daraldı,yok oldu ufuklarda.
Vahh Eleni vahhh.
Selanik limanında vapurlar,
Tabut tabut.
İlk defa gördük denizi.
Korku sardı bedenlerimizi.
Geri mi geldi Tufan?
Oyy Mustafa Kemal!im oyyy.
Vapur'umuzun adı Gülcemal .
Güvertede hüzün,
Ölülerimiz atıldı denize.
Mehmet-Zeliha üç yaşlarında,yıl 1924.
Ana vatan çok yakında.
Sularda temmuz sıcaklığı.
Tuzla'da alındık karantinaya.
Çadırlarda heyecan.
Ahh vatanım ahhh.
Dağıldık Anadolu'ya.
Samsun,Sakarya,Manisa,
Bursa,Balıkesir,Edirne.
Yakılmış,yıkılmış viran,
Gonia'ya yerleştirildik doksan beş aile.
Tutunduk dört elle toprağa.
Yeni hava,yeni dağlar,yeni gök.
Yeni hayat.
Nevzat Carhan/Ocak-2005
*Makedonca:Kız evlat-erkek evlat
Emre Cetin- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 147
Yaş : 38
Nerden : İstanbul
Kayıt tarihi : 16/05/08
Geri: Sevdiğimiz Şiirler
Hiçbir ideolojik amaç taşımaz, güzel bir şiir ve güzel bir bestenin paylaşımından ibarettir.
Çırpınırdın Karadeniz
Çırpınırdın karadeniz
Bakıp Türk'ün bayrağına
Ah diyerdin, hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına!
Ayrı düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden
Yol ver Türk'ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk'ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı
Hiçbirinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk'ün bayrağına
Dost elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk'ün bayrağına
Ahmet Cevat
Mehter Tarafından Okunan Bestesi
Çırpınırdı Karadeniz
Bakıp Türk'ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk'ün bayrağına.
Ayrı düştüm dost elinden
Yıllar var ki çarpar sinem
Vefalı Türk geldi yine
Selam Türk'ün bayrağına.
Kafkaslar'dan esen yeller
Şimdi sana selam söyler
Olsun bütün Turan eller
Kurban Türk'ün bayrağına.
Kafkaslar'dan aşacağız
Türklüğe şan katacağız
Türk'ün şanlı bayrağını
Turan ele asacağız.
Rumeli versiyonunu ben değiştirerek yazdım.....
https://trumeli.yetkin-forum.com/bizden-iirler-makaleler-f16/rumeli-versiyon-t78.htm
Azeri yorumu için
http://rapidshare.com/files/150656239/Cirpinirdi_Karadeniz_-_Azerin.wmv.html
Ahmet Cevat Hakkında
ÖZGÜRLÜK VE KAHRAMANLIK ŞAİRİ: AHMET CEVAT
Milletlerin tarihi ve kültürel derinliğinin en önemli göstergesi edebiyatıdır. Çünkü edebiyat doğrudan doğruya milletin hayatından kaynaklanır ve onu yansıtır.
Türk Edebiyatı’da Türk milletinin köklü tarihini, engin ruh halini, zengin kültürünü yansıtır. Bu nedenle edebiyatımızda aynen tarihimiz gibi asırlara ve coğrafyaya sığmayan bir karakter taşımaktadır.
Yusuf Has Hacip’le bilgeliğe doymuş, Kaşgarlı Mahmut’la kendini bulmuş, Dede Korkut’la soy soylamış, boy boylamış, Nasrettin Hoca ile güldürmüş, Yunus Emre ile hakka varmış, Fuzüli ile çöllere düşmüş, Köroğlu’yla coşmuş, Cengiz Aytmatov’la gürlemiştir.
Görüldüğü gibi Türk milleti zengin bir edebiyatın mirasçısıdır. Fakat bizlerin bu zenginliği yeterince tanıdığı ve faydalandığı söylenemez.
Milleti millet yapan değerlerin varlığı gibi bu önemli kişilerde kültür hayatımızda, hemen herkesin bildiği, tanıdığı yol göstericiler, ışık tutanlardır. Ama bazıları vardır ki eserleri, düşünceleri yaşadığı halde duyulmamış ve isimleri unutulmuş niceleri bulunmaktadır.
Eserleriyle, yaşam mücadelesiyle hayatı pahasına katkı sağlamış, Azerbaycan’ın İstiklal şairi Ahmet Cevat’ta bunlardan biridir.
Tanıtmaya çalışacağım şair, Azerbaycan Edebiyatı içerisinde şiir alanında tanınan, Türkiye’deki şiir akımının da etkisi altında kalan ve dönemin bütün heyecanlarını üzerinde toplayan Ahmet Cevat’tır.
Türkiye’de öğrenim gören Azerilerin Ahmet Cevat üzerinde önemli etkisi olur. Ahmet Cevat adını, aynı dönemde Türkiye’de yaşamış olan dilbilimci Ahmet Cevat (Emre) den almıştır.
5 Mayıs 1892’de Gence’de doğan Ahmet Cevat, küçük yaşta yetim kaldığı için ağabeyleri okutur. 1912’de okulu çok iyi dereceyle bitiren Ahmet Cevat öğretmenlik yapmaya başlar. Azerbaycan milli kimliğinin oluşması için mücadele verir, demokratik ve modern bir Azerbaycan’ı hedefler.
Daha öğrenciyken şiirleri çevresinin ve öğretmenlerinin dikkatini çeker. “Koşma” adlı ilk şiir kitabını 1916’da, “Dalga” adlı ikinci kitabını da 1919’da yayınlar. Bu kitapları okuyucular arasında ilgiyle karşılanır.
1912-1913 yıllarında, Azerbaycan’da Türk ordusu için maddi yardım toplanır. Bir çok genç Türk ordusunda savaşmak için İstanbul’da kurulan “Kafkas Gönüllüleri Birliği”ne yazılırken, henüz 20 yaşında olan Ahmet Cevat’ta bu gönüllülerle Türk ordusuna katılmıştır.
Ahmet Cevat, 1915’te Ermeni katliamına maruz kalmış Kars-Erzurum yöresine yardım amacıyla düzenlenen “Kardaş Kömeği” adıyla bilinen faaliyetlere aktif olarak katılmış, cephe vekili Hüsrev Paşa’nın yardımcısı ve sorumlu katibi olarak maddi yardım dağıtmış, yaralı ve esir Türk askerlerin ziyaret ederek onların ihtiyaçlarını karşılamıştır.
I.Dünya Savaşı yıllarında, işgal edilerek Batum’a bağlanan Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da ve Erzurum’da bulunmuştur. Kafkasya’daki Türk esir askerlerinin en çok sevdiği şair Ahmet Cevat’tır.
Ahmet Cevat’ın yaratıcılığında Türkiye’nin önemli bir yeri vardır. Döneminde diğer aydınlar gibi Ahmet Cevat’ta Türkiye’yi yakından izlemiştir, Türkiye’nin toplumsal ve kültürel hayatıyla sıkı ilişkileri de olmuştur. Bu nedenle şiirlerinde, Türkiye’deki bir çok siyasi, sosyal yaşantıların, olayların etkilerini görmek mümkündür. Bu dönemde Türkiye’den çok şey umuluyor ve bekleniliyordu.
Bu yakın ilişkiler ve beklentiler; Şehidlere, Türk Ordusuna, Ey Asker, Çırpınırdı Karadeniz, Şehid Esir, Ben Bulmuşam, İstanbul, İngiliz ve Bismillah gibi şiirlerinde görülmektedir.
Bu şiirlerinde, Türkiye özlenen, beklenen bir sevgili, bütün Türklerin ordusu ve bazen de olağanüstü özellikleri olan bir kurtarıcı olarak yer alır. Ya da o cennetini açık gözle görülen bir rüyada, Türkiye’de bulmuştur.
Böylece şair Türkiye’nin acı ve sıkıntıları ile yakından ilgilidir. İstanbul’un işgali altında yazdığı şiirde, sadece Türkiye’nin değil bütün Türklerin başkenti olarak gördüğü İstanbul’a ve dünyadaki bütün Türklerin kırılan ümitlerine göz yaşı döker.
Yine Ahmet Cevat, Türkiye’yle ilgili şiirlerin bir bölümünde de Türk ordusuna duyulan sevgi ve minnettarlık duygularını işlemiştir. Türk ordusu Azerbaycan’ı hem İngiliz işgalinden kurtarmış, hem de Rus ve Ermeni baskısına karşı kollamıştır.
“Çırpınırdın Karadeniz”in müziği Azerbaycan’ın ünlü bestecisi Üzeyir Hacıbeyli’ye aittir. Şiir 15 Kasım 1914’de Gence’de yazılır. Bu dönem Osmanlı Devleti’nin son yıllarıdır. Böyle bir çöküş döneminde Türk’ün bayrağını övmek daha cesur ve anlamlı olmaktadır.
Ahmet Cevat şiirleriyle, yazılarıyla bütün Türk dünyasında, özelliklede Azerbaycan’da ve Türkiye’de sevilmiş ve meşhur olmuştur. Bugünkü Azerbaycan bayrağının rengini, milli marşının müziğini ve ritmini Ahmet Cevat’tan almıştır.
1920’de Azerbaycan’ın Rusya tarafından işgalinden sonra, Ahmet Cevat için zor ve sıkıntılı günlerde başlamıştır. Karşı devrimcilik gibi asılsız suçlamalarla tutuklanmış ve askeri mahkeme kararıyla ölüm cezasına mahkum edilmiştir. 1937’de Sovyet yönetimi tarafından yargılanmadan kurşuna dizilerek öldürülmüştür. 1955’de SSCB başsavcısı Ahmet Cevat’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş ve ölümünden sonra beraat kararı vermiştir. KGB baskısı altındaki ailesi de ancak 1950’den sonra zindandan kurtulabilmiştir.
Böylece fırtınalı ve acı dolu bir yaşamının son meyvesi olan ve 1937’de öldürülmeden önce yazdığı, çok güçlü bir özgürlük şiiri olan “Susmaram” şiirini yazmıştır.
“Susmaram” Ahmet Cevat’ın yakın arkadaşını hapishane ziyaretine gittiğinde ezberlettiği bir şiirdir. Bu şekilde olmasının nedeni; yazılı metin olarak elde tutulması ve yakalanması ölüme neden olacak kadar büyük bir suçtur. Ahmet Cevat’ta arkadaşının bu cezaya çarptırılmasını istemediği için arkadaşına;
“Ağaçlara bakarım, ben söyleyeyim, sen dinle, ama bunu ezberle, bugünler gelip geçecek, güzel günler, hürriyet dolu günler geldiğinde bunu yazmaya döker, oğluma ulaştırırsın ve yayınlatarak milletime hediye edersin” der. Bu şekilde ezberleterek şiir bugünlere ulaşır. Bu şiir 2004 yılında Kültür Bakanlığı’na hediye edilmek üzere teslim edilmiştir.
SUSMARAM !
“Men bir gulam, yük altında ezilmişem, gardaşım,
Sevinç bilmez bir mahkumam, ahu-zardır sırdaşım.
Damga vurub, zencirleyib tullamışlar zindana,
Karlı-buzlu cehennemler mesken olmuşdur bana.
Mene dinme, sus deyirsen, ne vahtacan susacam,
Buhranların, hicranların, mahbesinde galacam?
Niye susum, konuşmayım, insanlıkda payım var,
Menim ana vatanımdır talan olan bu diyar.
Niye susum, konuşmayım, Türk yurdudur bu toprak,
Oğuzların, elhanların vatanında kimdir, bak!
Bu dünyada azadlığı şan şöhretten üstün tut,
Alçaklığı, yaltaklığı rezilliyi sen unut!
Nece susum, konuşmayım, men eyleyim heyanet?
Hanı sevgi, hanı vatan, de harda galdı millet?
Men bir gulam, yerim altun, suyum gümüş, özüm aç,
Atam mahkum, anam sail, elim her şeye möhtaç.
Men Türk evladıyam, derin aklım, zekam var,
Ne vahtacan çiynimizde gezecekdir yağılar?
Ne kadar ki, hakimlik var, mahkumluk var, ben varam,
Zülme garşı isyankaram, ezilsem de susmaram!”
TBMM’nin 21 Şubat 2006 tarihli saat 15: 05’deki 1.oturumunda gündem dışı konuşma olarak Afyon milletvekili Dr. Mahmut Koçak tarafından Ahmet Cevat hakkında bilgi verilmiş ve Türk kültürüne hizmet edenlerin unutulmaması gerektiği belirtilmiştir.
Bugün tarihe mal olmuş, büyük kültür ve medeniyetler meydana getirmiş ve hizmet etmiş herkese minnet borçluyuz. Onlar asla unutulmamış ve unutmayacaktır. Bu vesile ile Ahmet Cevat’ı ve bağımsızlığımızın ve kültürümüzün bütün kahramanlarını tekrar saygıyla anıyorum.
Fuat Uçar
Kaynak: http://www.mehter.com/home.php?link=marslar&dil=tr&mars=cirpinirdi
Kaynak: http://www.turkbirlik.gen.tr/lang-az/Makale/107-fuat-ucar/337-ahmet-cevat-ozgurluk-ve-kahramanlik-sairi.html
Çırpınırdın Karadeniz
Çırpınırdın karadeniz
Bakıp Türk'ün bayrağına
Ah diyerdin, hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına!
Ayrı düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden
Yol ver Türk'ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk'ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı
Hiçbirinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk'ün bayrağına
Dost elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk'ün bayrağına
Ahmet Cevat
Mehter Tarafından Okunan Bestesi
Çırpınırdı Karadeniz
Bakıp Türk'ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk'ün bayrağına.
Ayrı düştüm dost elinden
Yıllar var ki çarpar sinem
Vefalı Türk geldi yine
Selam Türk'ün bayrağına.
Kafkaslar'dan esen yeller
Şimdi sana selam söyler
Olsun bütün Turan eller
Kurban Türk'ün bayrağına.
Kafkaslar'dan aşacağız
Türklüğe şan katacağız
Türk'ün şanlı bayrağını
Turan ele asacağız.
Rumeli versiyonunu ben değiştirerek yazdım.....
https://trumeli.yetkin-forum.com/bizden-iirler-makaleler-f16/rumeli-versiyon-t78.htm
Azeri yorumu için
http://rapidshare.com/files/150656239/Cirpinirdi_Karadeniz_-_Azerin.wmv.html
Ahmet Cevat Hakkında
ÖZGÜRLÜK VE KAHRAMANLIK ŞAİRİ: AHMET CEVAT
Milletlerin tarihi ve kültürel derinliğinin en önemli göstergesi edebiyatıdır. Çünkü edebiyat doğrudan doğruya milletin hayatından kaynaklanır ve onu yansıtır.
Türk Edebiyatı’da Türk milletinin köklü tarihini, engin ruh halini, zengin kültürünü yansıtır. Bu nedenle edebiyatımızda aynen tarihimiz gibi asırlara ve coğrafyaya sığmayan bir karakter taşımaktadır.
Yusuf Has Hacip’le bilgeliğe doymuş, Kaşgarlı Mahmut’la kendini bulmuş, Dede Korkut’la soy soylamış, boy boylamış, Nasrettin Hoca ile güldürmüş, Yunus Emre ile hakka varmış, Fuzüli ile çöllere düşmüş, Köroğlu’yla coşmuş, Cengiz Aytmatov’la gürlemiştir.
Görüldüğü gibi Türk milleti zengin bir edebiyatın mirasçısıdır. Fakat bizlerin bu zenginliği yeterince tanıdığı ve faydalandığı söylenemez.
Milleti millet yapan değerlerin varlığı gibi bu önemli kişilerde kültür hayatımızda, hemen herkesin bildiği, tanıdığı yol göstericiler, ışık tutanlardır. Ama bazıları vardır ki eserleri, düşünceleri yaşadığı halde duyulmamış ve isimleri unutulmuş niceleri bulunmaktadır.
Eserleriyle, yaşam mücadelesiyle hayatı pahasına katkı sağlamış, Azerbaycan’ın İstiklal şairi Ahmet Cevat’ta bunlardan biridir.
Tanıtmaya çalışacağım şair, Azerbaycan Edebiyatı içerisinde şiir alanında tanınan, Türkiye’deki şiir akımının da etkisi altında kalan ve dönemin bütün heyecanlarını üzerinde toplayan Ahmet Cevat’tır.
Türkiye’de öğrenim gören Azerilerin Ahmet Cevat üzerinde önemli etkisi olur. Ahmet Cevat adını, aynı dönemde Türkiye’de yaşamış olan dilbilimci Ahmet Cevat (Emre) den almıştır.
5 Mayıs 1892’de Gence’de doğan Ahmet Cevat, küçük yaşta yetim kaldığı için ağabeyleri okutur. 1912’de okulu çok iyi dereceyle bitiren Ahmet Cevat öğretmenlik yapmaya başlar. Azerbaycan milli kimliğinin oluşması için mücadele verir, demokratik ve modern bir Azerbaycan’ı hedefler.
Daha öğrenciyken şiirleri çevresinin ve öğretmenlerinin dikkatini çeker. “Koşma” adlı ilk şiir kitabını 1916’da, “Dalga” adlı ikinci kitabını da 1919’da yayınlar. Bu kitapları okuyucular arasında ilgiyle karşılanır.
1912-1913 yıllarında, Azerbaycan’da Türk ordusu için maddi yardım toplanır. Bir çok genç Türk ordusunda savaşmak için İstanbul’da kurulan “Kafkas Gönüllüleri Birliği”ne yazılırken, henüz 20 yaşında olan Ahmet Cevat’ta bu gönüllülerle Türk ordusuna katılmıştır.
Ahmet Cevat, 1915’te Ermeni katliamına maruz kalmış Kars-Erzurum yöresine yardım amacıyla düzenlenen “Kardaş Kömeği” adıyla bilinen faaliyetlere aktif olarak katılmış, cephe vekili Hüsrev Paşa’nın yardımcısı ve sorumlu katibi olarak maddi yardım dağıtmış, yaralı ve esir Türk askerlerin ziyaret ederek onların ihtiyaçlarını karşılamıştır.
I.Dünya Savaşı yıllarında, işgal edilerek Batum’a bağlanan Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da ve Erzurum’da bulunmuştur. Kafkasya’daki Türk esir askerlerinin en çok sevdiği şair Ahmet Cevat’tır.
Ahmet Cevat’ın yaratıcılığında Türkiye’nin önemli bir yeri vardır. Döneminde diğer aydınlar gibi Ahmet Cevat’ta Türkiye’yi yakından izlemiştir, Türkiye’nin toplumsal ve kültürel hayatıyla sıkı ilişkileri de olmuştur. Bu nedenle şiirlerinde, Türkiye’deki bir çok siyasi, sosyal yaşantıların, olayların etkilerini görmek mümkündür. Bu dönemde Türkiye’den çok şey umuluyor ve bekleniliyordu.
Bu yakın ilişkiler ve beklentiler; Şehidlere, Türk Ordusuna, Ey Asker, Çırpınırdı Karadeniz, Şehid Esir, Ben Bulmuşam, İstanbul, İngiliz ve Bismillah gibi şiirlerinde görülmektedir.
Bu şiirlerinde, Türkiye özlenen, beklenen bir sevgili, bütün Türklerin ordusu ve bazen de olağanüstü özellikleri olan bir kurtarıcı olarak yer alır. Ya da o cennetini açık gözle görülen bir rüyada, Türkiye’de bulmuştur.
Böylece şair Türkiye’nin acı ve sıkıntıları ile yakından ilgilidir. İstanbul’un işgali altında yazdığı şiirde, sadece Türkiye’nin değil bütün Türklerin başkenti olarak gördüğü İstanbul’a ve dünyadaki bütün Türklerin kırılan ümitlerine göz yaşı döker.
Yine Ahmet Cevat, Türkiye’yle ilgili şiirlerin bir bölümünde de Türk ordusuna duyulan sevgi ve minnettarlık duygularını işlemiştir. Türk ordusu Azerbaycan’ı hem İngiliz işgalinden kurtarmış, hem de Rus ve Ermeni baskısına karşı kollamıştır.
“Çırpınırdın Karadeniz”in müziği Azerbaycan’ın ünlü bestecisi Üzeyir Hacıbeyli’ye aittir. Şiir 15 Kasım 1914’de Gence’de yazılır. Bu dönem Osmanlı Devleti’nin son yıllarıdır. Böyle bir çöküş döneminde Türk’ün bayrağını övmek daha cesur ve anlamlı olmaktadır.
Ahmet Cevat şiirleriyle, yazılarıyla bütün Türk dünyasında, özelliklede Azerbaycan’da ve Türkiye’de sevilmiş ve meşhur olmuştur. Bugünkü Azerbaycan bayrağının rengini, milli marşının müziğini ve ritmini Ahmet Cevat’tan almıştır.
1920’de Azerbaycan’ın Rusya tarafından işgalinden sonra, Ahmet Cevat için zor ve sıkıntılı günlerde başlamıştır. Karşı devrimcilik gibi asılsız suçlamalarla tutuklanmış ve askeri mahkeme kararıyla ölüm cezasına mahkum edilmiştir. 1937’de Sovyet yönetimi tarafından yargılanmadan kurşuna dizilerek öldürülmüştür. 1955’de SSCB başsavcısı Ahmet Cevat’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş ve ölümünden sonra beraat kararı vermiştir. KGB baskısı altındaki ailesi de ancak 1950’den sonra zindandan kurtulabilmiştir.
Böylece fırtınalı ve acı dolu bir yaşamının son meyvesi olan ve 1937’de öldürülmeden önce yazdığı, çok güçlü bir özgürlük şiiri olan “Susmaram” şiirini yazmıştır.
“Susmaram” Ahmet Cevat’ın yakın arkadaşını hapishane ziyaretine gittiğinde ezberlettiği bir şiirdir. Bu şekilde olmasının nedeni; yazılı metin olarak elde tutulması ve yakalanması ölüme neden olacak kadar büyük bir suçtur. Ahmet Cevat’ta arkadaşının bu cezaya çarptırılmasını istemediği için arkadaşına;
“Ağaçlara bakarım, ben söyleyeyim, sen dinle, ama bunu ezberle, bugünler gelip geçecek, güzel günler, hürriyet dolu günler geldiğinde bunu yazmaya döker, oğluma ulaştırırsın ve yayınlatarak milletime hediye edersin” der. Bu şekilde ezberleterek şiir bugünlere ulaşır. Bu şiir 2004 yılında Kültür Bakanlığı’na hediye edilmek üzere teslim edilmiştir.
SUSMARAM !
“Men bir gulam, yük altında ezilmişem, gardaşım,
Sevinç bilmez bir mahkumam, ahu-zardır sırdaşım.
Damga vurub, zencirleyib tullamışlar zindana,
Karlı-buzlu cehennemler mesken olmuşdur bana.
Mene dinme, sus deyirsen, ne vahtacan susacam,
Buhranların, hicranların, mahbesinde galacam?
Niye susum, konuşmayım, insanlıkda payım var,
Menim ana vatanımdır talan olan bu diyar.
Niye susum, konuşmayım, Türk yurdudur bu toprak,
Oğuzların, elhanların vatanında kimdir, bak!
Bu dünyada azadlığı şan şöhretten üstün tut,
Alçaklığı, yaltaklığı rezilliyi sen unut!
Nece susum, konuşmayım, men eyleyim heyanet?
Hanı sevgi, hanı vatan, de harda galdı millet?
Men bir gulam, yerim altun, suyum gümüş, özüm aç,
Atam mahkum, anam sail, elim her şeye möhtaç.
Men Türk evladıyam, derin aklım, zekam var,
Ne vahtacan çiynimizde gezecekdir yağılar?
Ne kadar ki, hakimlik var, mahkumluk var, ben varam,
Zülme garşı isyankaram, ezilsem de susmaram!”
TBMM’nin 21 Şubat 2006 tarihli saat 15: 05’deki 1.oturumunda gündem dışı konuşma olarak Afyon milletvekili Dr. Mahmut Koçak tarafından Ahmet Cevat hakkında bilgi verilmiş ve Türk kültürüne hizmet edenlerin unutulmaması gerektiği belirtilmiştir.
Bugün tarihe mal olmuş, büyük kültür ve medeniyetler meydana getirmiş ve hizmet etmiş herkese minnet borçluyuz. Onlar asla unutulmamış ve unutmayacaktır. Bu vesile ile Ahmet Cevat’ı ve bağımsızlığımızın ve kültürümüzün bütün kahramanlarını tekrar saygıyla anıyorum.
Fuat Uçar
Kaynak: http://www.mehter.com/home.php?link=marslar&dil=tr&mars=cirpinirdi
Kaynak: http://www.turkbirlik.gen.tr/lang-az/Makale/107-fuat-ucar/337-ahmet-cevat-ozgurluk-ve-kahramanlik-sairi.html
Emre Cetin- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 147
Yaş : 38
Nerden : İstanbul
Kayıt tarihi : 16/05/08
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
2 sayfadaki 2 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz